Metinlerarasılık Yöntemleri Ömer Seyfettin’in Hikayeleri Serkan Özdemir / DBY Yayınları Basım Yılı: 2017; Sayfa Sayısı: 224; Kağıt Türü: Kitap Kağıdı; Ebat: 12 x 19,5; Dil: Türkçe; Cilt Durumu: Karton Kapak; ISBN: 9786054635368; Yazar: Serkan Özdemir; Bu kitap yazınsallığın önemli bir niteliği haline gelen metinlerarasılık olgusunu ve yöntemlerini ele alarak kuramsal
Bu kitabı yazmayı düşündüğümü yakınlarımla paylaştığımda, gelen tepkiler her şeyini anlatma sonra üzülürsün oldu. Sadece eşim, annem ve babam bu konuda olumsuz görüş belirtmediler. Düşündükçe, kendimizi anlatmaktan pişman olmayacağımı ve böyle yorum yapanların korumak istediklerinin ben değil de kendileri olduğunu fark ettim. Duymayarak, görmeyerek dışlamak en kolay yol çünkü. İçeride,
“Soğuk bir kış günü, yaşamın bir cilvesi olarak 29 Şubat’ta doğdunuz. Dört yılda bir varsayılan bir insan oldunuz. Dahası da geldi başınıza. Artık yıllardan bir gün, yine doğum gününüzde, Türkiye diye bir ülkede, teyzenizin askerdeki torununu ziyarete giderken bir trafik kazası nedeniyle sırra kadem bastınız.” Müge İplikçi’nin yeni kitabı bu
Sessizlik Üzerine David Le Breton / Sel Yayınları Basım Yılı: 2021 ; Sayfa Sayısı: 302 ; Kağıt Türü: Kitap Kağıdı ; Ebat: 13,5 x 21 ; Dil: Türkçe ; Cilt Durumu: Karton Kapak ; ISBN-13: 9786057728913 ; Yazar: David Le Breton ; Çevirmen: Zeynep Turan ; Sesin sözün ve dolayısıyla
Jacopo Ortis’in Son Mektupları, Aydınlanma çağından Romantizm çağına geçilen 19. yüzyıl Avrupasının çalkantılı ve bunalımlı ortamında, seçkin bir kişi, bir kahraman olmak için girişilen büyük çabanın öyküsüTeresaya olan temiz ve yüce aşkına karşın, politika Jacopo için her zaman her şeyden önce gelir. Jacopo Ortisin Son Mektupları tutkularla dopdolu bir romandır.
Kitapta, Şemseddin Saminin yazdığı bilinen ancak bugüne kadar ortaya çıkarılamamış ve yayımlanmamış Vicdan adlı oyunu bulunuyor. Oyun metnini, Şemseddin Saminin kendi el yazısıyla Tiran Devlet Arşivinde bulup Latin harflerine aktaran ve yayına hazırlayan Prof. Dr. İrfan Morina, Priştina Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesidir. Eserin, Endülüs tarihinden alınmış
Ranciere, Suskun Söz’de Yazinin Demokrasisinden, Yazisinin Anarsisine varincaya kadar modern edebiyatin ve kurgunun anlamini sorguluyor. Edebiyatin devrimci dogasini gözler önüne seriyor. Dünya üstüne yazilan yazi ile (bir su kanali gibi: teknik, mühendislik); kagida yazilan suskun söz ile geveze sözün yazisini (roman: edebiyat) karsilastiriyor ve yazilar arasindaki bitmek bilmez savasi ele
“İsim Bayan Unguentine’dir. Bu isimle doğan ben değildim, oydu. Büyük kablonun okyanus tabanına döşendiği günlerde telefonda evlendik, hava bu denli kötüleşmeden çok önceydi; o zaman yapılacak şey, gerçekten yapılacak şey buydu. Bizi bir başrahip, birden çok aboneye hizmet veren ortak bir telefon hattında karı koca ilan etti; en azından telefon
İş Bankası Kültür Yayınları, Mutfak Cadısı-Yaz Tatiline Çıkıyor, Mustafa Yoğurtçu, 9786052958193. Merhaba, ben Mutfak Cadısı! İlk kitabımda sana aşçılık serüvenimi anlatmıştım; yemek yapmaya nasıl merak sardığımı, ustalarımı, onlardan öğrendiğim yemek tariflerini aktarmıştım. Şimdi bu kitabımda yaz tatilinde neler yaptığımı, dondurmadan başlayarak öğrendiğim tarifleri, yazın sonlarına doğru kışa nasıl hazırlandığımı anlatıyorum.
Düşlenen, tümüyle düşsel olan sevgililer, topu topu üç geceye sığdırılan, doyasıya yaşanamayan aşklar, gözlerinden yıldız rüzgârları geçen sevgililer, Paris sokakları, limanlar, yolculuklar, deniz insanları… ve Anadolu. Uzun havalar, halk türküleri… Sisler Bulvarı’yla başka dünyalara doğru yolculuğa çıkacağız biz de, Emperyal Oteli’nde üç gece kalacağız, biraz mehtabı içeceğiz, içimizde isyanlar çıkacak
“Üzülme,” diyor İhtiyar Manolis ve devam ediyor, “Her şarkı iki nota, her şiir iki harf arasındadır. Bu deniz burada başladığı gibi burada da bitecek. Sen döndüğünde ben burada olmayacağım ama hava düzelmiş olacak.” Ozan Çolak’ın “Bu Hava Deniz Yapar” öykü kitabı “zaman, varlık ve yokluk” kavramlarından oluşmaktadır. Bu kitapta deniz
Yayınevi Ütopya Yayınevi Yazar Mehmet Yılmaz Barkod 9786059378321 Baskı Sayısı 1. Baskı Basım Yılı Şubat 2018 Sayfa Sayısı 192 Cilt Durumu Ciltsiz Bir yanda sanatsal türler ve bunların nelikleri, diğer yanda bireysel ve toplumsal kimliklerimiz. Farklı kategoriler de olsa keyfi, tesadüfi ve kasıtlı olarak yan yana gelebiliyorlar. Heykel, mimari ve
Sarf etmek istemeyeceğiniz bazı sözcükler vardır, mühim sözcükler, parçalanmış hayatların sorumlusu tutulabilecek sözcükler, mahvolmaması gereken ve mahvolmasını kimsenin istemediği ama mahvolmuş bir şeyi onarmaya çalışan ve yine de onaramayan sözcükler. Tüm gördüklerimi babama anlatmak ya da tek kelime etmeyeceğime dair bana güvenebileceğini anneme söylemek bu türden sözcükleri gerektiriyordu; büyük resimde
“Biri ölür üzülmezsiniz, sonra sandalyeye asılı hırkasını görürsünüz, o hırkanın duruşu kalbinize oturur.” Nuri Bilge Ceylan Ali Lidar, yeni öykü kitabında çocuklukla, bellekle, ertelenmiş hayallerle, ıskalanmış, önemsenmemiş yahut üzerinden hızlıca geçilmiş hayatlarla hesaplaşmaya, geçmişin ayrıntılarının “Z Raporu”nu çıkarmaya devam ediyor. “Çocukluk bir suç gibi bazen, kendisine uzaktan bakıldığında… Bazen de
Uzun bir konu olan dilin dokusu ve dokunuşu, en kısa tanımıyla işitme engellilerin, bir “sessizlikte” okuyup yazdığı dil gibidir. İşitme engelliler dili, kuru bir doku olarak kavrarlar ve belli bir seviyede iletişim kurmaya yetecek oranda bilmelerine rağmen, yazı ile iletişim kurmaktan kaçındıkları şaşırtıcı bir şahitlikle göru¨lmektedir. Nerede işitme engelli birini
Kurtlar Arasında Çıplak, ölümün ve işkencenin kol gezdiği Buchenwald Toplama Kampı’ndaki bir grup tutuklunun direniş hikâyesini anlatıyor. Gerilim, küçük bir çocuğun bir bavul içinde kampa sokulmasıyla başlıyor. Kamptaki on binlerce tutukluyu kurtarmak için örgütlenmiş Uluslararası Kamp Komitesi, bir taraftan ayaklanma hazırlıklarını sürdürürken, diğer taraftan bu küçük çocuğu SS’lerden saklamaya uğraşıyor.
Rose adında küçük bir kız. Kuzeni Willie’nin aksine acabalardan kurtulamıyor bir türlü. Durmadan dönen yuvarlak dünya içinde ne kendisini bulabiliyor ne de yerini. Bereket dağlar var. Onlar her şeyi durduracak kadar yüksek. Yükleniyor mavi iskemlesini ve koyabileceği yer arayışıyla gözüne kestirdiği dağın zirvesine başlıyor tırmanmaya. Dünya Yuvarlaktır epik bir yolculuk
Müziğin, kadim anlatıların ve şiirin rüzgârına kapılıp geliyor hikâye. Eski bir plak ya da kasetten, herhangi bir müzik uygulamasından dinlenmiş yahut bir konserde, radyoda işitilerek müptelası olunmuş; ilham veren şarkılar, peşrevler, taksimler, saz eserleri, türküler velhasıl müzik olmasa yazılmazdı. Okurun iç dünyasında, onun kendi müziğiyle tamamlanmayı bekleyen bu kitap; nakıs
Geçmişte olan şeyler geri döner; ısrarla, dilenerek, imalı sözlerle kapımızı çalarlar. Çoğunlukla dudaklarında bir gülümseyiş vardır; oysa insan kanmamalıdır, aldatıcı bir gülümseyiştir o. Ve o arada biz hayatımızı yaşarız, yazarız – bizi menzile doğru sürükleyen bu yanılsamada ikisi de aynı şeydir zaten. Öyküleriyle okurlarını imgelerle yüklü yolculuklara sürükleyen Tabucchi, kalemini
Yılanın ağzındaki kuşun çığlığı, aslında yaşamın çığlığıdır. Ülkenin dört bir yanından çığlıklar yükseliyor. Maden uğruna talan edilen köylerin, Çal Dağı’nda kardeşçe yaşayan ağaçların, Madra’da yok olmasına göz yumulan börtü böceğin çığlığı… Kuş yılanın ağzında olsa bile teslim olmuş değil; direnmeye ve savaşmaya devam ediyor. Memleketin insanları da öyle. Şirketlere, patronlara